İyilik, insanın ruhunu yücelten ve toplumu daha yaşanabilir kılan en önemli değerlerden biridir. Ancak bir iyiliğin gerçek anlamda amacına ulaşması için belirli prensiplere uyulması gerekir. Bunlardan üçü, iyiliğin özünü ve etkisini güçlendiren en önemli faktörlerdir: Acele etmek, küçük göstermek ve gizli tutmak.
1. Acele Etmek: Fırsatı Kaçırmamak
İyilik, fırsat bulunduğunda hemen yapılmalıdır. Zamanında yapılan bir iyilik, hem ihtiyaç sahibinin derdine çare olur hem de kişinin vicdanına huzur verir. Ertelenen iyilik, bazen anlamını yitirir, bazen de muhatabına geç ulaştığı için beklenen etkiyi göstermez. Örneğin, bir aç insana yemek vermek istiyorsanız bunu tam ihtiyacı olduğu anda yapmalısınız; zira o fırsat kaçarsa açlık çektiği anın önemi kaybolur.
2. Küçük Göstermek: Alçakgönüllülüğün Gücü
Gerçek iyilik, büyütülmeden, gösterişe dönüştürülmeden yapılmalıdır. Bir insan yaptığı iyiliği büyük gösterdiğinde, karşı tarafı mahcup edebilir ve hatta bu durum, iyiliğin samimiyetine gölge düşürebilir. İyiliğin amacı, insanlara yardım etmek ve iç huzur bulmaktır; karşılık beklemek veya övünmek değil. Küçük görülen bir iyilik bile bazen bir insanın hayatını değiştirebilir.
3. Gizli Tutmak: Riyadan Uzak Durmak
İyiliği gizli tutmak, onun saflığını korumanın en etkili yoludur. Bir iyilik yapıldığında bunun duyurulması, bazen kişinin kendini yüceltme çabası olarak algılanabilir. Oysa en değerli iyilikler, sadece yapan ve Allah tarafından bilinenlerdir. Gizli yapılan bir iyilik, muhatabını mahcup etmez ve gerçek bir erdem olarak kalır.
Sonuç: İyiliğin Gerçek Gücü
İyiliğin gerçek anlamına ulaşması için hız, tevazu ve gizlilik ilkeleri göz önünde bulundurulmalıdır. Zira iyilik, sadece maddi bir yardım değil, aynı zamanda kalpten gelen bir eylemdir. Bunu bilinçli bir şekilde yaptığımızda, hem ruhumuzu besler hem de topluma örnek oluruz. Unutmayalım ki, en güzel iyilik, hiçbir karşılık beklemeden ve sessizce yapılandır.