İstiklal Marşı: Bir Milletin Hürriyet Yemini
Korkma! Bu kelime, yalnızca bir şiirin değil, koskoca bir milletin kaderine yön veren bir haykırıştır. Mehmet Akif Ersoy’un kaleminden dökülen bu kelime, Türk milletinin esareti reddedişinin, bağımsızlık aşkının ve vatan sevgisinin en güçlü ifadesidir. Bugün, İstiklal Marşı’nın Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilişinin 104. yıl dönümünü idrak ediyoruz.
Her milletin bir hikâyesi, her bağımsızlığın bir destanı vardır. Bizim destanımızın adı “İstiklal Marşı”dır. Savaş meydanlarında sadece mermiyle değil, imanla, kararlılıkla ve inançla yazılmış bir destan… Akif’in mısralarında şekillenen bu eser, bir marştan öte, milletimizin yeniden doğuşunun, varoluş mücadelesinin edebi bir anıtıdır.
Mehmet Akif Ersoy, bu eşsiz eseri kaleme alırken, ödül almayı reddedecek kadar erdemli, “Allah bir daha bu millete İstiklal Marşı yazdırmasın” diyecek kadar içli, vatanına adadığı her kelimeyi aziz bilip yüreğini ortaya koyacak kadar fedakâr bir şairdi. O, yalnızca bir şair değil, aynı zamanda milletin sesi, vicdanı ve ruhuydu.
İstiklal Marşı’nı anlamak, sadece onun sözlerini ezberlemek değil; onu her daim yüreğimizde taşımakla mümkündür. Bugün, bu büyük mirasa sahip çıkmanın, bağımsızlık bilincini korumanın, millet olma şuurunu yaşatmanın vaktidir.
Bu vesileyle, İstiklal Şairimiz Mehmet Akif Ersoy’u rahmet, minnet ve saygıyla anıyor; vatan uğruna can veren aziz şehitlerimize şükranlarımızı sunuyorum. Ruhu şad, mekânı cennet olsun. Ve biz, bu marşı her zaman aynı coşkuyla söylemeye devam edeceğiz:
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak!