Her mesleğin bir sorumluluğu vardır; ancak çok azı bir insanın kaderini değiştirecek güce sahiptir. Öğretmenlik… Bu yüzden her 24 Kasım’da sadece bir günü kutlamıyoruz; bir ömrün hafızasına kazınmış iyiliği, emeği ve fedakârlığı selamlıyoruz.
Öğretmen dediğimizde aklımıza yalnızca ders anlatan bir kişi gelmemeli. Çünkü onlar, sınıfların dört duvarıyla sınırlı kalmayan; eve, sokağa, topluma yayılan ışığın taşıyıcılarıdır. Bir öğrencinin gözündeki umudu fark eden, içindeki cevheri ortaya çıkaran, düştüğünde elinden tutup kaldıran insandır öğretmen.
Bugün geriye dönüp baktığımızda hepimizin hayatında iz bırakan bir öğretmen mutlaka vardır. Adını unutsak bile, sesinin tonunu unutmayız. Yüzünü karıştırsak bile, öğrettiği bir cümle zihnimizde hâlâ sapasağlam durur. Bir matematik formülü değil belki…
Ama “İnanırsan başarırsın” diyen o cümle, bir ömür yol gösterir insana.
Öğretmenlik, sabırla yoğrulmuş bir meslektir. Yeri gelir zamanından, hayatından, imkânlarından fedakârlık eder; ama sınıfa girdiğinde yüzündeki tebessümden hiçbir şey eksilmez. Çünkü bilir ki en büyük yatırım, insana yapılan yatırımdır. Bir çocuğun kalbine dokunmak, bir toplumun geleceğine yön vermektir.
Teknolojinin ve hızlı değişimin gölgesinde yetişen bir nesil… Bilginin sınırsız olduğu, fakat dikkatin giderek azaldığı bir çağ…
İşte bu zamanda öğretmen olmak her zamankinden daha zor, ama bir o kadar da değerlidir. Onlar, kalabalıklar içinde kaybolan bir çocuğun elinden tutan bir deniz feneri gibidir.
Dini Perspektif: “İlim Öğreten, Nefes Aldıkça Sadaka Yazar”
Öğretmenliğin değeri yalnızca toplumsal değil; dini açıdan da yüce bir makamdır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurur:
“İnsan öldüğünde amel defteri kapanır; ancak üç şey hariç: Sadaka-i cariye, faydalanılan ilim, kendisine dua eden hayırlı evlat.”
(Tirmizî)
Bir öğretmenin verdiği her bilgi, öğrettiği her değer, öğrencisinin hayatı boyunca işlediği her güzel amel olarak defterine yazılmaya devam eder. Öğretmen nefes aldığı sürece değil; öğrenci öğrendiği sürece sevabı çoğalır. Bu, dünyada az kişiye nasip olacak bir manevi mirastır.
Kur’an-ı Kerim’de geçen şu ayet de öğretmenin taşıdığı ilahi sorumluluğu anlatır:
“Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” (Zümer, 9)
Öğretmenlik, Peygamber Efendimiz’in “Ben muallim olarak gönderildim” buyurduğu mukaddes bir yolun devamıdır. Dolayısıyla bir öğretmen, sadece bilgi aktaran değil; doğruluğu, adaleti, merhameti ve güzel ahlakı öğreten bir rehberdir.
Bugün bir öğretmenin kazandırdığı dürüstlük, merhamet, sabır ya da adalet duygusu, sadece bir öğrenciyi değil; onun temas ettiği her insanı etkiler. Bu nedenle, öğretmenlik dünyada emek, ahirette ise sadaka-i cariye olarak karşılık bulan mübarek bir görevdir.
Son Söz
Bir hayatını güzelleştiren herkes öğretmendir;
Gerçek öğretmenler ise bir toplumun kaderini güzelleştirir
