🎯 “Bağımsızlık mı, Yoksa Koltuğa Bağlılık mı?
Siyaset sahnesinde son dönemlerde dikkat çeken bir tablo var: Bağımsız Meclis Üyeleri...
Bu üyeler, bir partinin listesinden aday olup o partinin bayrağı altında meclise girdiler. Yani halk, o listeye ve o partiye güvenerek sandığa gitti, oyunu verdi. Fakat sonra bir kırgınlık, bir küskünlük, belki de kişisel hesaplaşma devreye girdi…
Ve istifa kararı geldi.
Ancak burada asıl sorgulanması gereken nokta şu:
Madem partinizden istifa ettiniz, neden meclis üyeliğinden de istifa etmediniz?
Halkın size verdiği oy, partinizin adayı olduğunuz içindi. O koltuk size bireysel değil, o partiye duyulan güvenle verildi.
Bir diğer dikkat çeken durum ise şu:
Partiden istifa eden bu üyeler, yeni bir partiye de katılmadılar. “Bağımsız kaldım” dediler. Peki ama neden?
Madem ki her iki partiyi de beğenmiyorsunuz, neden hâlâ o meclis çatısı altındasınız?
Bu durum ister istemez söylentileri, dedikoduları da beraberinde getiriyor.
Rakip Parti Bağımsız Meclis Üyelerine “Şunu teklif ettiler”, “Bunu vaat Ettiler, Bağımsız Meclis üyeleri ile Anlaştılar Ondan Dolayı ”, “Rakip partiyi destekliyor” gibi iddialar ayyuka çıkmış durumda.
Ve maalesef bu söylentiler, siyasete olan güveni biraz daha zedeliyor.
Unutulmamalı ki; bağımsızlık, sadece bir unvan değil, vicdanın aynasıdır.
Gerçek bağımsızlık, koltuğu değil, halkın iradesini temsil edebilmektir.
Ve o aynaya bakan herkes, kim için orada olduğunu hatırlamak zorundadır.